Perşembe

İçimiz de dünya gibi yuvarlak



Tohumunun filizlendiği yerden biraz daha uzaklara gittikçe ya da sadece gittiğini hayal ettikçe, oralardan başka bir seni de beraber alıp tekrar geri döndükçe, bazense döndüğünü düşünüp aslında dönemedikçe dallarının da kollarının da uzadığını, sayısızca çoğaldığını düşünmez misin?

Bir zaman sonra her yeni yolculuğunda gidişlerle dönüşler artık karışmaya başladıkça, istikametler düşünceye, düşünceler yollara dönüştükçe ve sen aslında nereden başladığını unuttuğun bir yolda ilerlediğini düşünmeye başladıkça toprağa doğru daha güçlü köklerle yayılmaz mısın? Ama bir yol nerede başlar, öncesinde şayet sabit durduysan oradan mı yoksa daha nesnel davranmak açısından, çıkmaz sokaklardan mı? Ve o yol nerede biter, en yakın bir başka çıkmazda mı yoksa ona en uzağında mı? Ya da daha doğrusu senin nefesinin yettiği kadar uzağında mı? 


Mesafelerde uzaklaştıkça kendinden ve bildiklerinden de uzaklaşmazsan, çelişki gibi görünen bir açıdan, kendine daha da çok yaklaşmaz mısın?

Kadın, erkek ve çocuk

21.yüzyılın içinde inatla kendine yer edinmeyi başaran distropik bir cehennemde yaşamaktayız. İçinde bulunduğumuz bu korku toplumunda iki t...

Haftanın en çok okunanları