Cuma

Huyumdur

Huyumdur.
Birini unutmak istiyorsam onunla ilgili tüm güzel saatleri, bütün anlamlı heceleri silerim beyin defterimden.
Kötü anılarıysa suda yüzen plastik şişeler gibi yüzeye yollarım tek hamlede. Hafifliğinden batmayan cümlelerim gibi hatta kaba bir küfür gibi, ulu orta fırlatıveririm gökyüzüne.

Unutur muyum peki? Bal gibi de unuturum. Dökeceğim tek göz yaşı boşa harcanan zamanım için olur bu sayede. Ve biliyor musunuz ben bu basit matematik denklemini kurduktan sonra geriye bilinmeyen tek bir x bile kalmaz. Şüphelerimi sıfırla çarpar, mutluluklarımı da aynı kayıtsızlıkla bine bölerim.

Kolay mıdır peki? Çok kolaydır hem de. Kalbimde artık benim için yasak olan bir bahçenin güllerini budayıp yabani otlarını koparmaktan çok daha kolaydır. Her gün solan çiçekleri yeniden diriltmeye çalışmaktan, toprağını havalandırıp sulamaktan daha kolaydır. O bahçeyi yıktırmak ona bakmaktan çok daha kolaydır.

Acıtmaz da insanın içini. Bozuk bir saatin tik taklarını dinlemekten daha az sinir bozucudur, temin ederim. Bir elektirik düzeneğinin kısa devre yapan yoludur, basit bir fizik oyunudur.
Ama her cerrahi prosedürün biraz yan etkisi biraz da riski vardır kendi içinde. Hafızayı yeniden şekillendirmenin de önünde uzanan gelecek seçimlerinin üzerinde olumsuz etkisi vardır. 

Dün bir arkadaşım bana "ne güzel" dedi "çok büyük üzüntülerin çok büyük dertlerin olmamış senin bu hayatta. Kafanda hiç küçük kuruntular bile yer etmemiş."
Evet, her çıkarma işleminden sonra bembeyaz olur önün arkan, sağın solun. Eğer kurşun kalemi çok bastırmazsan, silgiler de hiç iz bırakmaz hatta. Ama aldığın dersler de, öğrendiklerinde, yapman ve yapmaman gerekenler de sana veda ederler böylelikle. Ve her yeni piyesin başında yine repliksiz kalırsın.

Ama tükenmez kalemi de kullanamaz ki beynim. İlkokuldan kalma eski bir alışkanlık gibi, sınıf öğretmenimin bana kızdığı gibi... 
"Onunla yazma, hata yaparsan silemezsin."

                                                                                                                  eylül 2013

Hiç yorum yok:

Kadın, erkek ve çocuk

21.yüzyılın içinde inatla kendine yer edinmeyi başaran distropik bir cehennemde yaşamaktayız. İçinde bulunduğumuz bu korku toplumunda iki t...

Haftanın en çok okunanları